REJENERATİF SAÇ TEDAVİLERİ


Hyaluronik asit nedir?


Hyaluronik asit günümüzde kullanılan en güvenilir estetik dolgu maddesidir. Hyaluronik asit dolgu maddeleri hayvansal ham madde içermeyen, dokuyla uyumlu maddelerdir. Yıllar içerisinde cilt doğal olarak daha az hyaluronik asit üretmeye başlar, bu da cildin daha kuru ve ince görüntüye sahip olmasına, ciltte kırışıklıkların oluşmasına neden olur. Alın kırışıklığı, çene ucu estetiği, yüz dolgunlaştırma, yanak dolgunlaştırma, dudak estetiği gibi yüzün çeşitli bölgelerinde kullanılan hyaluronik asit dolguları, cildi hacimlendirir ve cilde doğal bir gençlik görüntüsü verir. Özetle hyaluronik asit dolguları yüzde, özellikle kırışıklıkların yok edilmesi amacı ile ve aynı zamanda da yüzün şekillendirilmesi yani zamana bağlı oluşan deformasyonların giderilmesi için uygulanır.

Estetik dolgu uygulamalarında sıklıkla tercih edilen hyaluronik asit, yüze enjekte edildikten sonra cildin kendi hyaluronik asidi ile etkileşerek hacimli bir görünüm yaratır. Bu dolgu tedavisi ile birlikte ek uygulamalarla kombine tedaviler yapmak da mümkündür. İhtiyaca göre belirlenecek botox uygulaması, ışık tedavileri ve vitamin enjeksiyonları ile kombine edilebilir. Böylelikle yapılan hyaluronik asit dolgusu uygulamasının etkisi ve kalıcılığı da arttırılmış olur.

Saç Dökülmesi

Saç dökülmesi, hafif saç seyrelmesinden kelliğe kadar değişebilen yaygın bir durumdur. Saç dökülmesinin çeşitli nedenleri olup, genetik, yaşlanma, tıbbi durumlar ve çevresel faktörleri içerebilir. Sağlıklı bir birey günde ortalama 50-100 saç kaybeder, ancak daha fazla saç dökülmesi kellik başlangıcını işaret edebilir.
Saç dökülmesi, saçların giderek incelmesi, saç çizgisinde değişiklikler veya kafa derisinde yama şeklinde boşluklar olarak kendini gösterebilir. Erkeklerde saç çizgisi zamanla geri gidebilir, “M” şeklinde bir görüntü oluşturabilir. Bununla beraber tepe bölgesi de giderek daha seyrekleşebilir ve dökülmeler olabilir. Bu tür saç dökülmesi, ergenlik de dahil olmak üzere her yaşta başlayabilir ve erkeklerde çok yaygın görülür..
Saç dökülmesi, hem erkeklerde hem kadınlarda görülebilir ve çeşitli faktörlerden kaynaklanabilir. Erkek tipi kellik, aynı zamanda androgenetik alopesi olarak da bilinir, erkeklerdeki en yaygın saç dökülmesi türüdür. Erkeklerin 20’li yaşlarında başlayabilen ve 50 yaşın üzerindeki erkeklerin %50’sinden fazlasını etkileyebilen kalıtsal bir durumdur.

Saç Büyüme Döngüsü

Saç büyümesi üç aşamada gerçekleşir: anajen, katagen ve telojen fazları.
Anajen faz büyüme aşamasıdır. Bu aşamada saç matrix hücreleri aktif olarak çoğalarak saç telini oluşturmak için yukarı doğru iterler.Bu süreç 2 ila 6 sene arasında sürmektedir.
Katagen fazı, geçiş aşaması olarak da bilinir ve anajen fazın sona ermesiyle başlar. Bu aşamada, saç folikülünün büyümesi durur ve kulüp saçları oluşur.
Son olarak, folikül telogen fazına girer, dinlenme aşaması olarak da bilinen bu evrede kulüp saçları saç kılıfı boyunca yaklaşık 100 gün tutulur. Saç dökülür ve döngü tekrar anajen faza geçişle devam eder.
Doğal saç büyüme döngüsünü ve saç kaybının nedenlerini anlamak, saç kaybı sürecini yönetmek ve tedavi etmek için adımlar atmaya yardımcı olabilir.
Androjenetik alopesi olarak da bilinen erkek veya kadın tipi kellikte, saç büyümesinin anajen fazı normalden kısa, telojen fazı ise daha uzundur. Bu, saçların giderek daha kısa, daha ince ve daha seyrek olmasına neden olur.

Zamanla, etkilenen bölgelerdeki saç folikülleri giderek küçülür, bu durum bu bölgelerde tam saç kaybına neden olabilir. Androjenetik alopesi saç kaybı genellikle belirli bir şekilde meydana gelir, erkekler saçlarını başın tepe ve ön bölgesinde kaybederken, kadınlar genellikle saçlarının tamamında seyrelme yaşarlar.
Androjenetik alopesi için çeşitli tedaviler mevcuttur, bunlar arasında ilaçlar, saç nakli cerrahisi, kök hücre ve ezgozom tedavileri bulunur. Bireysel durumlar için en etkili tedavi yaklaşımını belirlemek için bir sağlık uzmanı veya saç kaybı uzmanına danışmak önemlidir.

Kadınlarda Saç Dökülmesi

Kadınlarda en tipik saç dökülmesi türü, kadın tipi kellik olarak bilinir.
Bu da hormon değişiklikleri, genetik, yaşlanma ve epigenetik gibi birçok faktörün bir araya gelmesiyle oluşan androgenetik alopesinin bir türüdür. Erkek tipi kellikten farklı olarak, kadın tipi kellik genel olarak doğal saç çizgisini koruyan genel bir saç incelmesine neden olur.

Saç Dökülmesi Tedavileri

Saç dökülmesi için kullanılan geleneksel yöntemler arasında PRP, iPRF, mezoterapi, minoksidil ve finasterid gibi tedaviler yer alır. Ancak bu tedaviler genellikle sadece kısmi etkiye sahip veya yan etkileri olan yöntemlerdir. Her ne kadar bazı durumlarda işe yarasa da, herkes için kesin sonuç üretmezler ve etkinlikleri zamanla azalabilir.
Öte yandan saç ekiminin minimum yan etki ile en iyi ve en kalıcı sonuçları verdiği kanıtlanmıştır.
En son geliştirilmiş metot olan “Uyarılmış Folikül İmplantasyonu” (iFi) , operasyon sonrası bakım ve tedavileri kesin sonuç veren, en etkili ve rejeneratif yöntemdir.

Saç Ekim Operasyonu

Saç ekimi, saç kaybı yaşayan bir kişinin görünümünü değiştirebilen son derece etkili bir işlemdir. Kısaca saç ekimi, donör bölgeden sağlıklı saç foliküllerinin alınması ve seyrek ya da kellik yaşayan bölgelere nakledilmesi işlemidir. Foliküller, saçın aktif olarak büyüdüğü bölgelerden, örneğin ense, çene veya göğüs bölgesinden alınır.

Bu foliküller canlı dokulardır ve vücuttan besin kaynağına ihtiyaçları vardır. Ekim işleminin ardından yaklaşık üç gün sonra, foliküller vücudun kan dolaşımına yeniden bağlanmaya başlar. Geleneksel yöntemlerde, nakledilen saçın büyüyüp kalınlaşması 1-2 yıl kadar sürebilir.
Saç ekimi, minimal seviyede invaziv ve neredeyse ağrısız bir işlem olup yaşam değiştiren deneyimdir.

KLASİK VE REJENERATİF SAÇ EKİMİ TEKNİKLERİ


Fut – Follicular Unit Transplant

FUT, tipik olarak donor alan olan ense bölgesinden birkaç santimetre uzunluğunda bir deri şeridi çıkarılması ile gerçekleşir. Donör bölge dikişlerle kapatılır. Greftler şeritten alınır ve alıcı bölgeye nakledilir.
FUT tekniği daha uzun bir iyileşme süreci, donör bölgesinde lineer bir iz ve ağrılı bir işlem olması gibi birçok dezavantaja sahiptir. Bu nedenle, FUT, hastanın donör bölgesinde iz bırakan eski bir yöntem olarak kabul edilir. Bu işlem kliniğimizde uygulamamaktadır.

Fue – Follicular Unit Extraction

FUE tekniği minimal seviyede invaziv çözümler sunan yaygın bir metottur. FUE yöntemiyle, saç kökleri donör bölgeden tek tek toplanır. FUT yönteminde olduğu gibi bir deri şeridi çıkarılmasına gerek yoktur. Bunun yerine, greftleri tek tek ve dikkatlice çıkartmak için mikro pançlar kullanılmaktadır.
Bu yöntemde dikiş gerekli değildir. İyileşme ve toparlanma süresi eski teknikten daha hızlıdır ve hastalar günlük rutinlerine daha erken dönebilirler. Ayrıca, saç köklerinin alıcı bölgeye tek tek yerleştirilmesi nedeniyle doğal görünümlü sonuçlar sağlar.
Ancak, FUE operasyonları her saç kökünün tek tek alınması gerektiğinden eski tekniklere göre daha uzun sürer. Ayrıca, hastalar ameliyat günü saçlarını traş etmek zorunda kalacaklardır.

Dhi – Direct Hair Implantation

DHI yöntemi FUE metodunun modernleşmiş halidir. DHI operasyonlarında da donör bölgeden saç kökleri alınır ve seyrek saçlı bölgelere nakledilir.
Temel fark, DHI yönteminde greftlerin özel bir cerrahi alet olan Choi Pen kullanarak doğrudan alıcı bölgeye implante edilmesidir. Bu araç, önceden yapılmış kesilere ihtiyaç duymadan greftlerin implante edilmesine izin verir, bu da işlemi daha az invaziv hale getirir ve minimal doku hasarına neden olur. Bu ayrıca iyileşme sürecinin FUT ve FUE yöntemlerine kıyasla daha hızlı olmasını sağlar.
Bu yöntemle greftler alım ile ekim arasında beklerken daha az zaman harcadığından, greft kaybı oranı daha düşüktür.
DHI’nin en büyük avantajı, greftlerin daha yakın bir şekilde implante edilebilmesi sayesinde daha yoğun bir saç çizgisi sağlamasıdır.Bir diğer avantajı, donör veya alıcı bölgenin tıraş edilmeden yapılabilmesidir, bu da DHI yöntemini kadınlar ve ünlüler için tercih edilen bir seçenek haline getirir.

iFi – Induced Follicle Implantation

İFİ, London Regenerative Institute (LRI) tarafından geliştirilmiş saç ekiminde yeni bir sayfa açan rejeneratif bir yöntemdir.
Bu ileri teknik, donör alandan toplanan saç greftlerinin mikro ortamlarını uyarıcı besin çözeltisi olan bir exomorph-banyosunda zenginleştirilmesiyle yapılır. Greftlerin alımı ve ekimi esnasında geleneksel FUE yöntemi uygulanır. Toplanan greftler exomorph-banyosunda işleme alınır. Bu solüsyon saç hücrelerini, 20 milyon aktif vericiyle yeniden programlar ve greftler yenilenir, gençleşir ve alıcı bölgedeki tutulumu artırılır.
İFİ yöntemini öne çıkartan en önemli özelliklerinden biri 3. evre, dinlenme evresindeki saç foliküllerini ilk evre olan büyüme evresine dönüştürmesidir. Bu saç büyüme döngüsünün uzamasını sağlar. Saç folikülleri de diğer hücrelerimiz gibi yaşlandığından bu süreci uzatmak ve ertelemek oldukça faydalıdır.
Bu yöntemle uyarılmış folliküller, saç ekimi başarı oranını ve iyileşme süresini artırırken işlem sırasında saç greftlerine verilenen zararı da en aza indirir.
Hastaya iFi yöntemi ile gerçekleşen operasyonu takip eden günlerde kullanması için,saçların mikro ortamını destekleyen, daha hızlı kanlanmasını sağlayan ve kökleri besleyen bir bio-intelligent solüsyon verilir. Bu solüsyon hem büyüme evresini tetikler hem dinlenme evresini kısaltır aynı zamanda foliküllerin de daha hızlı büyümelerini sağlar. Operasyon sonrası iyileşme ve kabuk dökülme sürecini gözle görülür şekilde hızlandırır. Bunun yanı sıra greftin ekim gerçekleşen alanda tutunma sürecini kolaylaştırır ve kısaltır.
Kısa özetlemek gerekirse bu patentli yöntem diğer yöntemlere göre, daha rahat bir post-op süreci, daha hızlı ve verimli iyileşme sunar. Saç greftlerinin daha az zarar görmesini sağlar, tutunmayı destekler ve sonuç klasik metotlara göre %80 daha hızlı alınır.

REJENERATİF SAÇ TEDAVİLERİ HAKKINDA BİLGİ AL


SIKÇA SORULAN SORULAR


İFİ tekniği geleneksel saç ekimi yöntemlerine kıyasla birçok avantaj sunar.
İlk olarak, İFİ, donor alandan toplanan greftleri bir exomorph-banyo besin çözeltisi ile zenginleştirerek saç büyümesini hızlandıran bir mikro ortam sağlar ve sonuçları görmek için gereken süreyi kısaltır.Bu çözelti greftlerin mikro ortamını uyarır ve saç hücrelerinin yeniden üretimini ve alıcı bölgede tutulumunu artırır.
Geleneksel yöntemlerde ilk değişim 6-9 ayda görülürken İFİ bu süreyi 3-6 ay olarak kısaltır. Yine geleneksel ekim yöntemlerinde 12-24 ay arası görülen sonuçlar İFİ tekniği ile 6-9 ay sonra alınır.
Operasyon sonrası minoxil, finasteride, PRP, mezoterapi gibi tedavilerle desteklemek zorunlu değildir.
Ayrıca, iFi mevcut saçları geliştiren biyo zeka çözümleriyle birleştirilirken, geleneksel teknikler mevcut saçlar üzerinde pozitif bir etki yaratmaz. Bu biyo zeka çözümleri, daha uzun anajen fazları ve daha kısa telojen fazlarını uyarmakla birlikte, uykuda olan foliküllerde büyümeyi tetikler.
Genel olarak, İFİ tekniği, geleneksel saç ekim yöntemlerine göre daha hızlı iyileşme, daha yüksek verimlilik ve daha iyi sonuçlar sunar. Sunulan biyo zeka çözümleri, hem mevcut saçları iyileştirir hem de uykuda olan folikülleri uyarır.

Saç ekimi operasyonunun süresi, gereken greft sayısı, hastanın cilt durumu ve kullanılan teknik gibi birkaç faktöre bağlı olarak değişebilir. Ortalama olarak, bir saç ekimi işlemi 6-8 saat arasında sürebilir, ancak bu, bireysel duruma göre daha kısa veya daha uzun olabilir.
Örneğin, hastanın çok sayıda grefta ihtiyacı varsa veya geniş bir alanda saç dökülmesi varsa, işlem daha uzun sürebilir. Benzer şekilde, sedef veya egzema gibi bir cilt rahatsızlığı olan hastalar için işlem sırasında cildin daha fazla tahriş edilmemesi için ekstra özen gerekebilir, bu süreyi uzatır. Kullanılan teknik de işlem süresini etkileyebilir.
SAÇ EKİMİ İÇİN UYGUN ADAY KİMİDİR?
Hastanın uygun aday olup olmadığı, saç yoğunluğu, folikül kalitesi, cilt elastikiyeti, gözenekler ve cilt dokusu gibi çeşitli faktörlere bağlıdır. Hastanın saç ve cildini titizlikle analiz etmeyi gerektirir.
Ancak, majör sağlık sorunları olan bir kişi bu işlem için uygun olmayabilir. Hastanın uygunluğu tüm koşulları dikkate alınarak bir saç ekim uzmanı tarafından değerlendirilecektir.

Saç ekimi işlemi sırasında, operasyon yapılan bölgeye lokal anestezi uygulanmaktadır. Böylece işlem sırasında herhangi bir ağrı veya rahatsızlık hissedilmez. Ancak bazı hastalar anesteziye rağmen işlemle ilgili endişe hissedebilirler. Ağrı konusunda özellikle endişeli olan hastalar için gelişmiş bir iğnesiz enjeksiyon sistemini sunulur. Bu sistem, anesteziyi vermek için yüksek basınçlı hava kullanarak saç ekimi işlemini ağrısız hale getirir. İşlem öncesinde ağrı yönetimi ile ilgili sorularınızı saç ekimi uzmanınızla görüşmek önemlidir.

Kadınlar da erkekler gibi saç ekimi yaptırabilirler. Özellikle belirgin bir saç dökülme modeli olan seyrelme ve bölgesel açılma vakalarında, sağlam bir saç çizgisi olan ve ense bölgesinde yeterli donör saça sahip olan kadınlar bu işlem için uygun adaylardır.
Ancak, saç ekimi için uygun adaylığın bireysel faktörlere bağlı olarak değişebileceği unutulmamalı. En iyi tedavi seçeneklerini belirlemek için bir saç ekimi uzmanına danışılması gerekmektedir.

Teknik olarak saç ekimi, saç kaybı için kalıcı bir çözüm olarak kabul edilir. Alıcı bölgeden alınan saç folikülleri, yeni yerlerinde büyümeye devam edecek ve zamanla mevcut saçlarla uyum sağlayarak kaynaşacaktır.
Ancak, saç ekiminin ne kadar süre kalacağına etki eden çeşitli faktörler olduğunu belirtmek önemlidir. Örneğin, hastanın saç tipi, yaşam tarzı, yaşı ve saç kaybı derecesi sonuçların dayanıklılığına etki edebilir. Bazı durumlarda, hastalar istedikleri saç yoğunluğunu elde etmek yada ekime ihtiyacı alanı tamamen kapatmak için ileride ek saç ekimi seanslarına ihtiyaç duyabilirler. Prosedürün potansiyel sonuçlarını anlamak ve yanlış beklentilere sahip olmamak için bireysel durumunuzu bir saç ekimi uzmanıyla görüşmeniz çok önemlidir.

22 ile 65 yaşları arasındaki bireyler saç ekimi için uygun olabilirler. Ancak, operasyon için uygunluk yaştan öte, saçın tipi ve kalitesi, saç kaybının derecesi ve genel sağlık durumu gibi birkaç faktöre bağlıdır.
Örneğin, saç büyümesini etkileyen bazı tıbbi durumu olan bazı ilaç tedavilerini gören kişiler saç ekimi için uygun adaylar olmayabilirler. Ayrıca, donor alanı zayıf olan veya ileri saç kaybı olan hastalar saç ekiminden istedikleri sonuçları elde edemeyebilirler.

Saç ekimi işlemi, donor alandaki saçların tıraşlanması veya kesilmesini gerektiren farklı teknikler kullanılarak gerçekleştirilebilir. Ancak, tıraşlama veya kesme olmadan da saç ekimi yapılabilmesine imkan sağlayan yöntemler mevcuttur.

Saç ekimi, vücudun bir bölgesinden diğerine saç foliküllerini taşıma işlemidir. Ancak, saç greftleri bir kişiden diğerine nakledilemez.
Her saç folikülü, kendine özgü genetik kodu olan bir organ gibi işlev görür, bu nedenle başka bir kişinin vücudunda uyumsuz olma potansiyeline sahiptir. Alıcı kardeş, anne, baba veya uyumlu dokuları olan biri dahi olsa, bir kişiden alınan saç başka bir kişiye nakledilemez.

Başarılı bir saç ekimi için gereken greft sayısı, hastanın bireysel endişeleri ve ihtiyaçlarına, saç dökülmesi derecesine ve istenen yoğunluğa bağlı olarak değişebilir. Saç ekim uzmanlarıyla gerçekleştirilen canlı konsültasyon sırasında, hastanın donör alanı ve saç kalitesi değerlendirilir ve istenen sonuçları elde etmek için gereken greft sayısı belirlenir.
Ancak, bir saç ekimi prosedürünün başarısı yalnızca greft sayısı ile ölçülmemelidir. Ekilen saç foliküllerinin kalitesi ve canlılığı, kullanılan cerrahi teknikler prosedürün sonucunu etkileyebilecek kritik faktörlerdir.
Günümüzde en yenilikçi yöntem olarak kabul edilen İFİ tekniği, saç ekimi prosedürlerinin başarı oranını arttırdığı kanıtlanmış bir yöntemdir. Bu teknik, donor bölgeden alınan saç foliküllerinin alıcı alanda tutulum oranı ve büyüme hızlarını artırması sebebiyle hastalar tarafından sıkçs tercih edilmektedir.

+90 212 282 95 95

Vişnezade, Acısu Sokak No:16/1, 34357

 Maçka/İstanbul

+44 7552 239 903

120 Sloane Street, Chelsea

London SW1X 9BW

+90 212 282 95 95

Vişnezade, Acısu Sokak No:16/1, 34357

 Maçka/İstanbul

+44 7552 239 903

120 Sloane Street, Chelsea

London SW1X 9BW